Ana SayfaHAYATİnsan İsterse: Ahmet Nazif Zorlu

İnsan İsterse: Ahmet Nazif Zorlu

Mümin Sekman’ın İnsan İsterse adında kitap serisi bulunuyor, bu kitaplarda çok güzel hayat hikayeleri var, birçoğumuzun normal hayatımızda imrendiğimiz, onun yerinde olmak istediğimiz kişilerin aslında nerelerden geldiğini ve bu başarıların arkasındaki azmi anlatıyor.  Bu yazıda da, hepimizin bildiği bir markanın doğuşunun hikayesini paylaşacağım. Verdiğim Liderlik ve Motivasyon Eğitiminde Ahmet Nazif Zorlu’dan her zaman bahsediyorum, bence çok güzel bir azim öyküsü. Kendisi ile yapılmış pek çok röportajı okudum bugüne kadar ve burada yazandan çok daha büyük bir azmin olduğunu görebiliyorsunuz bu röportajlarda bile…

İnsan isterse Okul Hayatını Yarıda Bıraksa da Hayat Okulunda Büyük İşler Başarabilir

Denizli’nin el dokumalarıyla ünlü Babadağ ilçesinde 1944 yılında dünyaya geldi Ahmet Nazif Zorlu. 1953 yılında küçük bir atölye açan babası ve kardeşiyle bu atölyede çalışmaya başladı. İlkokuldan sonra okulu bırakarak bir yandan evdeki dokuma tezgahında, diğer yandan da babasının atölyesinde çalışmayı sürdürdü. 1950’lerde içine düşen başarı tutkusu ona, daha 14 yaşındayken tek başına ticaret yapabileceği inancını ve cesaretini verdi. 15 yaşında Trabzon’a yerleşerek ticarete başladı.

1960’ta amcası ile birlikte Trabzon’da bir dükkan açtı. Yaşıtları sokakta oynarken, o dükkanın başına geçip çarşaf ve havlı satmaya başladı. Henüz çok genç olduğu için Bilanço / Bütçe / Hesap işlerinde zorlandı ve bir ara bilançoda 10 bin lira zarar ortaya çıktı. Bir yandan babasına nasıl hesap vereceğini düşünüyor, bir yandan da bu açığı nasıl telafi edeceğine dair bir karar almaya çalışıyordu. Sonunda çözümü buldu ve dükkanda satamadığı malları Pazar günleri de çalışarak kent pazarında sattı.

İşe semt pazarında satıcılıkla başlamanın gücünü, yıllar sonra sık sık Çıraklığını yapmadığın işin, patronluğunu da yapma, deyişiyle vurgulayacaktı.

Onu karşılaştığı zorluklar büyüttü…

Denizli’de ailesinin ürettiği çarşafları satarak başladığı ticareti, Bursa’da kurduğu dokuma fabrikası izledi. Fabrikayı kurdu ama yeteri kadar iplik bulamıyordu. Önünde 2 seçeneği vardı. Fabrikayı kapatmak ya da iplik fabrikası kurmak. O zorlu yolu seçerek, aldığı hızlı bir kararla 6 ay içinde bir iplik fabrikası kurup üretim yapmaya başladı. Zorluklara yenilip küçülmek yerine, zorlukları yenerek büyümeyi, hayat prensibi haline getirmişti.

Fabrika kurulurken önce üretim yerinin sonra idare binasının tamamlanmasına özen gösterdi. Çünkü üretimin kazancıyla idari binanın yapılmasının doğru olduğuna inanıyordu. Önce çalışılmalı, üretilmeli, sonra yönetim rahat etmeliydi.

Askerden döndükten sonra İstanbul’da çalışmanın zorunlu olduğunu göre Zorlu, burada fason üretim yapma kararı aldı. Yenilikçi olmak çok önemliydi. O zamanlar çarşaf üreten tek firmanın ürettiği çarşaflardan boyut olarak daha geniş modeller üreterek bir ilke imza attı.  1971’de Taç Marka nevresimleri piyasaya sürdü. İlk defa ürettiği renkli ve desenli nevresimler arkadaşlarının Nevresim dediğin askerde kullanılır yorumuna sebep oluyordu! Ancak aldırmadı ve kendini işine adadı.

Bu sefer boyundan büyük bir işe kalkışıyordu….

Zamanla mevcut kapasite talebi karşılamaya yetmeyince, 1975’te Bursa’da Korteks’i kurdu. Yine çok stresliydi çünkü fabrikanın işleyeceği ve başarılı olacağı konusunda tereddütler vardı. Bu tereddüdün en büyük sebebi, o dönemde bu çapta fabrikaların olmaması ve giriştiği işi o ölçekte daha önce kimsenin denememesiydi. Ancak korkmak yerine 2 katı düşündü ve 2 katı çalıştı.  Sonraki yıllarda Korteks, dünyanın en büyük iplik ve dokuma fabrikalarından biri olmayı başardı. Bu sayede nevresim pazarının %60’ına sahip oldu. %50 kar marjıyla çalıştı. Bununla ilgili olarak Zorlu, Ne demişler, ilk vuran okçudur! Der.

Yeni yeni bir sektöre, büyük ölçekli bir giriş yapıyordu…

1980’lerde pazardaki tül perde eksikliğini fark etti. Bunun üzerine, Almanya’ya 12 adet tül makinesi siparişi verdi. Siparişi duyan bir Alman, Bu kadar çok makineyle ne yapacaksın, 6 tane alsan sana yeter, dedi ama onun planı belliydi. Üretimi hızlandıracak, kaliteli tül perdeye olan talebi karşılayacaktı. Bu siparişin ardından 8 tane daha tüm makinesi istedi. Bu sürecin sonunda Bursa Korteks tesislerinde yıllık tül perde üretimi 150 milyon metrekareye ulaştı ve bu üretimin %40’ı Almanya ve Amerika başta olmak üzere Güney Afrika, Japonya ve Singapur’a ihraç edilmeye başlandı.  Zorlu, Türk malının  kalitesiz olduğu önyargısını silmek için çok çaba harcadı. 2004’te Fransa’da perde üreten Concord fabrikasını da bünyesine kattı.

1990’dan sonra sıkıntıya giren Vestel’i alarak elektronik alanına girdi. Üzerinde çeşitli tedbir kararları olan bir şirketi almanın ne kadar riskli olduğu konusunda uyarılmıştı. Ama bu şirketin alındıktan ve iyi bir yönetime geçirildikten sonra elde edeceği başarıya olan inancı galip geldi. Vestel’i alınca piyasadaki bütün hatalı, bozuk ürünleri topladı ve değiştirdi. İlk kez 3 yıl ürün garantisi getirdi. Bu şirket, zamanla Avrupa’nın  ilk 3, dünyanın sayılı TV üreticilerinden biri oldu.

Ahmet Nazif Zorlu, üniversite mezunu değil, hayat okulu mezunu iyi bir eğitim almamış olmasına rağmen, iş hayatının zorlu şartlarına yenilmedi ve iyi eğitim almış rakipleriyle arasındaki farkı kapatabilmek için her zaman azimle çalıştı. İş hayatına erken girmenin, ona erken tecrübe avantajı kazandırdığını, sürekli vurguluyor.

Başarı mottosu: Gezen tavşan, yatan aslandan kıymetlidir. Zorlu’nun kurumlarında bu ataösözü ezbere bilinir çünkü Zorlu bu sözü defalarca tekrarlayarak tüm çalışanlarının beynine kazır.

Onun temel ilkesi, hızlı karar ver ve verdiğin kararı hemen uygula, idi. Hızlı karar almak ve stratejik düşünmek Zorlu’nun en büyük sırrı.

Ahmet Nazif Zorlu’dan başarıya götüren sözler…

  • Başarınızda belirleyici olan risk alma stratejinizdir. Risk almadan bir şey yapamazsınız.
  • Başarıda teori %20, pratik %80 rol oynar.
  • Teori, deneyimle birleştiğinde ancak kullanılabilir bilgiye dönüşür ve size fayda sağlar.
  • Başarı, yarınları planlayanları, olayları değil hedefleri konuşanların olacaktır.
  • Yapayım mı, yapmamayayım mı, ben bir düşüneyim dersen geç kalırsın, hiçbir şey yapamazsın. Hızlı davranacaksın ama kamikaze gibi de girmeyeceksin. Araştırmacı olacaksın. Hayal kurarken bile geleceğe bakacaksın. Trendleri izleyip, fizibilite çalışmanı yapacaksın. Yoksa hiçbir ön çalışma yapmadan, ben girdim, diye bir işe girmek yanlış.

 

Bir Cevap Yazın

İlgili Makaleler

Sosyal Medya'da Bizi Takip Edin!

250,448BeğenenlerBeğen
6,578TakipçilerTakip Et
476TakipçilerTakip Et
225TakipçilerTakip Et

En Popüler